Bu yazımızda siz veya markanızın
neden sosyal medyada var olması gerekliliğini ele alarak bu durumun önemi ya da
nedenini açıklamaya çalışacağım. Bu içerik yalnızca marka ve işletme sahipleri
için ele alınmamıştır. Altın yakalı insan kaynağı olmak isteyen her insan için "neden" sorusuna cevap verebilmek amaçlanmaktadır.
İsminiz, markanız olsun!
Gerçek Dünya
Serbest piyasa
ekonomisinin yaratmış olduğu rekabet ortamıyla beraber markalar da tıpkı
doğadaki bir canlı gibi yaşama mücadelesine girişmiştir. İlk markalaşmaların
ortaya çıktığı zamanlarda tabiri caizse “her horoz kendi çöplüğünde ötmüştür.”
Jeopolitik konumun, nüfusun ve siyasi faktörlerin yoğun ve etkin olduğu
alanlarda daha çok kazanım gerçekleşmiştir. Mevcut dünyanın bu merkezci yapısı
zamanla esnemekle beraber tam anlamıyla 21 yy. devrim mahiyetinde bir değişim
geçirmiştir. Hayatımıza “sanal dünya” olarak dahil olan ve mevcut dünyanın
hakimiyetini yıkacak düzeye gelen bu dönüşüm, yaşayan tüm organizmalar için
kaçınılmaz fırsat ve tehditler sunmuştur. Yakın bir arkadaşım sanal dünyayı şu
sözlerle tanımlamıştır; Günümün büyük bir kısmını “gerçek dünyada” geçiriyorum.
Arada sırada da başımı telefondan kaldırıp “sanal dünyaya” öylesine bir göz
kırpıp tekrardan “gerçek dünyaya” geri dönüyorum. Zamanın ve mekânın ötesinde
arzu edilen yeni bir yaşam vaat eden bu dünya, tıpkı bir insan gibi; yaşayan,
karaktere sahip olan, mizacı olan hatta ölen bir marka içinde aynı gerekliliği
yaratmıştır.
Merhaba dünyalı biz dostuz.
Coğrafya Kader Değil Artık!
Mevcut dünya sizleri
hasbelkader bir coğrafyaya sığdırmış ve yaşamınızı, kültürünüzü hatta düşünce bicimizinizi bu kalıp içerisinde şekillendirmiştir. Bu nedenden ötürüdür ki “Coğrafya
Kaderdir.” Fakat gerçek dünyada (sanal dünya kavramı bu şekilde
adlandırılacaktır) bir mekânın oluşu ve bu mekânın sınırlılıkları söz konusu
değildir. WEB aracılığıyla yurtdışındaki bir kasabada yayınlanmış haberi,
filmleri, belgeselleri vb. birçok kaynağa erişebilir hatta Google Map
aracılığıyla sokaklarında gezebilirsiniz.
Markalar için de bu durum aynı şekilde geçerlidir. Ürettiğiniz bir ürünün
yurtdışında görülmesi, bunun bir uluslararası ödeme sistemi ile satışının
sağlanması, kargolanması veya hizmet ise bir mail ile postalanması artık
oldukça mümkündür. Markalar açısından bu
mekândan bağımsız geniş pazarlar sunan dünyadan uzak durmak, geleceğe bir
başkaldırıdır. Mağazanızda satılan bir oyuncağın fiyatı 25 lira iken tüketici
bunu Çin’den 10 liraya getirebilmektedir. Aslında zamanla sahip olduğunu
düşündüğünüz meskunların bile çoktan “dünya insanı” olduğunu kaçırmış
olacaksınız.
Mütevazı kişiliğiniz mağaza önünde bir selamı hak eder.
Gerçek Dünyanın TV Kanalları: Sosyal Medya (Kanalıma Hoş Geldiniz)
Klasik medya olarak
tanımlanan gazete, radyo ve televizyon temel anlamda marka sahiplerinin daha
çok tanınır olma ve daha çok satış sağlama maksadıyla tekelleşmiştir. Günümüzde
birçok TV kanalı ve gazete ulusal ve uluslararası şirketlerin sahipliğinde
yayın yapmaktadır. İşin özü kanallara reklam vermenin maliyetini ve
dezavantajlarını dikkate alan marka sahibi, kanal satın alıp içerik üreterek
kendi reklamını yapmayı daha uygun ve ucuz bulmuştur. Gerçek dünyanın bize
armağan ettiği sosyal medya ise bu klasik medya olarak saydığımız gazete, radyo
ve TV’nin bir sonraki kuşağıdır. Klasik kanalların benzeri olarak kurulan bu
platformlar günümüzde mevcut kanal olanaklarından çok daha fazlasını vaat eder
konuma gelmiştir. Üstelik sağlamış olduğu ucuz ve ölçümlenebilirlik zamanın
ötesinde olanaklar sunmuştur. Gerek Küçük işletmeler gerekse orta büyüklükteki
işletmeler için, bu yeni bir kapı aralamıştır. Markalar, tıpkı mega kuruluşların
yaptığı gibi sosyal medyada “kanal” açıp olanak ve faydalardan yararlanmak ya
da sadece reklam özelinde kullanmak arasından karar vermelidir (?).
En kötü karar karasızlıktan iyidir.
Sosyal Medya Kanallarını Yönetmek: Tarih Tekerrürden İbarettir
Sosyal medya bizlere
yenilik dolu ve yaratıcı olanaklar sağlasa da onu kullanan bizler kültürel
öğrenmenin ve biyolojik yapımızın kalıplarında hareket etmekteyiz. Bir TV
kanalının yönetim biçimine bakalım.
Çoğunlukla Eğlendirici, Bilgilendirici ve Kazandıran programlar sıklıkla
görürüz. Aslında bu üç sihirli sözlük
(EBK) olmadığında doğrudan reklama maruz kalmayı asla kabul etmeyiz. Sosyal
medya yönetimi de bundan farksız olmamalıdır. Markaların açmış olduğu şirket
hesapları, EBK doğrultusunda içerik üretmeli ve bu içeriklere kendisini
yerleştirmelidir. Sürekli ürününü veya hizmetini paylaşan bir markayı neden
takip edeyim? Sadece reklam veren bir kanalı neden izleyeyim? Öncelikle bu ve
benzeri soruları kendinize sormanız, EBK'nin önemini daha da anlamanıza yardımcı
olacaktır.
Geçmiş tecrübeler gelecek yarınlar için teminattır.
Sosyal Medya Yönetmenin Kazancı Ne? : Parayı Veren Müşteriyi Çalar.
Profesyonel anlamda
sosyal medya kanalı yönetmenin ve bu süreçte dijital reklam ve kampanya oluşturmanın, klasik medya ile kıyaslanmasa da, bir gider tablosu mevcuttur. Peki, orta ve
küçük ölçekli işletmelerin bu düşük kazanımlarıyla buraya yatırım yapmasının
parasal anlamda doğrudan bir kazanımı var mıdır? Öncelikle bu tür kanallar
aracılığıyla doğrudan satış yapmanızın olanağını es geçiyorum. Ben yine
kıyaslama aracılığıyla bir hesap yapmak istiyorum. Klasik medyada reklam
yapmanın maliyetleri milyon liralara ulaşmıştır. Sosyal medya da 10 TL ile çok
rahat reklam oluşturabilirsiniz. Fakat kanalınızın Page değeri (takipçi sayısı,
beğenme sayısı vs. ile yapılan değer ölçümü) düşükse bu bütçe ile reklamı
istenilen kitleye ulaştırmanız çok zordur. Böyle bir durumda daha yüksek bütçeli ve
daha uzun süreli bir reklam planı tasarlamanız gerekmektedir. Sahip olduğunuz
bir sosyal medya hesabını 4 bin kişinin takip ettiğini düşünelim. Ürününüz ile
doğrudan ya da dolaylı bir şekilde ilgilenen veya satın alma eğiliminde olan
aktif bir kitle var. Bu hedef kitleye düzenli olarak sadece dijital reklam vererek
ulaşmanız, o hesabı yönetmek için harcayacağınız maliyetten daha fazlaya mâl
olur. Bir tarafta size ait olmayan sürekli ulaşmak için para harcamanız gereken bir kitle,
diğer tarafta ise elinizde mevcut olan, sizi bilen ve duyan bir kitle vardır. Kısacası
sosyal medya hesabına sahip olmak ve burada bir izlenim kazanmak sizlere
sürdürülebilir bir iletişim olanağı sağlamaktadır.
Her şey ben yaparım ile başlayıp biz yapamadık ile biter.
Sosyal Medya Yöneticisi: Yap Bir Çılgınlık!
Sosyal medyada var olmaktan ve bu kanalın markalar açısından yararlarına değinmişken milenyum çağının gözde
mesleğini ele almamak olmazdı. Bu tür kanalların var olması ve bu varoluş
mücadelesi, bu süreci profesyonel anlamda yönetmeyi kaçınılmaz kılmıştır. Peki, sosyal medya yöneticisi kimdir? Bu unvanı hak etmesini sağlayan beceri ve
yeteneği nedir? Bu sorulara kendi çerçevemden yanıtlamaya çalışacağım. Öncelikle
sosyal medya yönetimi bir beceri değil birden fazla beceri gerektirmektedir. İyi
bir tasarım bilgisine sahip olmak, metin yazarlığı konusuna hâkim olmak, toplumu
izlemek, yaratıcı olmak, teknik ve stratejik bilgilere sahip olmak diye
sayabilirim. Burada teknik donanımları bir kenara bırakarak strateji kavramı
üzerinde durmalıyız. lateralizasyon, gösterge bilim, medya iletişimini,
pratfall vb. psikolojik etkenleri, güncel okuma ve trendleri, kitle
psikolojisini ve örgüt sosyolojisini bilmeden bir kanal için içerik üretmek
mümkün ama stratejik değildir. İyi süslenmiş bir fotoğraf kompozisyonu ve bir
yazı ile bu işi veya bu mesleği üstlenmek pek de makul görünmemektedir. Bu kadar bilgi ve birikim gerekli mi diye sorarsanız; milyarlarca hesabın (kanalın)
olduğu, insan davranışının tam olarak bilinçli bir şekilde gerçekleşmediği gerçeği
göz önüne alınması koşuluyla bu soruyu yanıtlamayı sizlere bırakıyorum. (?)
Özlüce; gerek kurumsal
markaların gerekse kişisel markaların, bu yeni dünya meyvesinden yararlanmamaları
mevcudiyette çok bir şey kaybettirmese de gelecekte çok daha fazlasını
kaybettirecektir.
Kaçırdığınız tren her zaman sizden önde gider.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme